Etimolojiden edebiyata, sanattan tarihe kadar çeşitli konularda konusunda uzman isimleri takipçileri ile buluşturan Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Türkoloji Araştırmaları Merkezi Kültür Evi’nde fen okuryazarlığı anlatıldı.
Dr. Öğr. Üyesi Hülya Kahyaoğlu, konuk olduğu konak sohbetlerinde ‘Fen Okuryazarlığı ve Yaşamdaki Kimya’ sunumuyla takipçileri ile buluştu.
ÇÜ Türkoloji Araştırmaları Merkezi Kültür Evi’nde her hafta konusunda uzman isimlerin konuşmacı olduğu konak sohbetlerinin konuğu Dr. Öğr. Üyesi Hülya Kahyaoğlu oldu. Dr. Öğr. Üyesi Kahyaoğlu, ‘Fen Okuryazarlığı ve Yaşamdaki Kimya’ başlıklı konuyu ÇÜTAM katılımcılarıyla paylaştı.
Dr. Öğretim Üyesi Kahyaoğlu, Fen Okuryazarlığının tanımını şöyle yaptı:
“Fen okuryazarlığı en genel anlamıyla, bireylerin araştırma-sorgulama, eleştirel düşünme, problem çözme ve karar verme becerileri geliştirmeleri, yaşam boyu öğrenen bireyler olmaları, etraflarındaki dünya hakkındaki merak duygularını sürdürmeleri için gerekli olan fenle ilgili beceri, tutum, değer, anlayış ve bilgilerinin birleşimidir.”
Fen okuyazarlığı teriminin ilk kez 1958 yılında Paul Hurd ve Mc Curdy tarafından kullanıldığını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Kahyaoğlu, Fen okuryazarı olan bireylerin sahip olması gereken bazı özellikleri şöyle sıraladı:
- Doğal dünyaya aşina olma ve onun hem çeşitliliğini hem de birliğini tanıma,
- Fen bilimlerinin anahtar kavramlarını ve ilkelerini anlama,
- Fen bilimlerinin, matematiği ve teknolojiyi birbirine bağlayan bazı önemli bağlantılarının farkında olma,
- Bilimsel düşünme kapasitesine sahip olma gibi.
“Farkında Olmasak da Kimya Yaşamımızda Çok Geniş Bir Yere Sahip.”
Yemek yerken, nefes alırken, yemek yaparken ve günlük hayattaki daha birçok eylemde kimyasal bir tepkimenin ortaya çıktığını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Kahyaoğlu, çok farkında olmasak da kimyanın yaşamımızda çok geniş bir yere sahip olduğunu ifade ederek, canlılarda büyüme ve gelişme için gerekli olan besin maddelerinde (Karbonhidrat, yağ, protein, mineral, vitamn vb.), tarım ilaçlarında, kimyasal temizlik maddelerinde hatta çevre kirliliği çeşitlerinde bile kimyasal ögelerin rol aldığını vurguladı.
“Renklendiricilerin Bazıları Astım, Deri Döküntüsü, Hiperaktivite ve Migrene Yol Açar.”
Özellikle bunlardan besin içerisinde değerlendirilen gıda katkı maddelerinin renklendirici, koruyucu, antioksidan, tatlandırıcı ve daha birçok amaçla kimyasal maddeler barındırdığını bildiren Dr. Öğr. Üyesi Kahyaoğlu, renklendiricilerin bazılarının astım, deri döküntüleri, hiperaktivite ve migrene yol açtığını, aroma arttırıcıların ise bazılarının baş dönmesi ve çarpıntı yapabildiğini aktardı.
Konuşma sonunda katılımcılardan gelen soruları da yanıtlayan Dr. Öğr. Üyesi Hülya Kahyaoğlu’na katkılarından dolayı merkez müdürü Prof. Dr. A. Deniz Abik tarafından plaket takdim edildi.
Haber Kaynağı