Marmara Üniversitesi, Nanoteknolojiyi kullanarak ufak çaplı yapay damarları ve 3 boyutlu biyo-yazıcı ile yapay doku üretimindeki araştırmaları ile öncü olmaya devam ediyor. Nanoteknoloji ürünü, dünya çapında en ince fiber yapılardan birine sahip, ufak çaplı kan damarları Türkiye’de ilk kez Marmara Üniversitesi Teknoloji Fakültesi’nde üretildi.
Nanoteknolojinin hızla gelişmesi ile sağlık alanda yapılan çalışmalar milyonlarca insan için umut kaynağı oluyor. Tıp dünyasında hızla ilerleyen yeni çalışmalar, yapay doku ve organ üretimi ile ilgili araştırmalar devam ederken, Marmara Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi bünyesinde bulunan Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümüne bağlı İleri Nanomalzemeler Araştırma Laboratuvarı’nda, çok disiplinli çalışmalar sonucunda doku ve organ üretimi Nanoteknoloji ve 3 Boyutlu Biyo-Yazıcılar konusunda birçok lisans, yüksek lisans, doktora ve uluslararası projelerdeki çalışmalar da sürdürülüyor.
2017 yılında uluslararası 23 yayın ve 1 patent başvurusu ve birçok projeyi bünyesinde bulunduran laboratuvarda, diğer ulusal ve uluslararası iş birliği ile yapılan projeler dahilinde, Yapay Kan Damarı Çalışması, uluslararası ünlü yayımcı kuruluş Taylor & Francis Group bünyesinde yer alan International Journal of Polymeric Materials and Polymeric Biomaterials dergisinde “Production of the Biomimetic Small Diameter Blood Vessels for Cardiovascular Tissue Engineering” adıyla basılmaya hak kazanmıştır.
Çalışma kapsamında, dünya çapında oldukça önemli ve popüler bir yöntem olan Elektro-Eğirme yöntemi kullanılarak; bugüne kadar üretilmiş en ufak nano boyutta fiber yapılarından birine sahip, fizyolojik olarak tam işlevsel, biyouyumlu ve biyobozunur ufak çaplı kan damarlarının üretimi ve karakterizasyonu ortaya konulmuştur. Hücre testleri ile başarısı kanıtlanan yapay kan damarlarının hayvan testleri de yapılmış ve üstün özellikleri tıp ve malzeme bilimi literatürüne başarıyla kazandırılmıştır.
Bu özgün araştırmanın örnek bir takım çalışması ürünü olması üniversitemiz için ayrıca önem teşkil etmektedir. Gerek çalışmanın her aşamasında emek göstermiş olan yüksek lisans öğrencileri, gerek ise uzmanlık alanlarına göre değerli katkıları ile çalışmayı zenginleştirmiş olan, üniversitemizin diğer bölümlerinde görev yapan hocaların katkıları, sonuca başarı ile sonuçlanmasında yardımcı olmuştur. Yurt dışındaki araştırmacılar ve üniversiteler ile kurulan sağlam köprülerin ve değerli tıp doktorlarının katkısı bu çalışmada kesinlikle azımsanmayacak ölçüdedir. Farklı uzmanlık alanlarının bir araya getirilmesi ile oluşan bu ekip 2 yılı aşkın süren bir zaman dilimi ardından nihayet istenilen sonuçlara ulaşabilmeyi başarmışlardır.